-
İNSAN RUHU, ÇOCUKLUKTA BELLİ OLUR
HERKES, erken çocukluk döneminden itibaren , hayali bir yaşam amacına doğru yaşam planı oluşturur, temel doğrultularını belirler ve bütünsel bir varlık olarak devinir, kendi yaşam amacına doğru yaklaşmaya çalışır.
Yaşam amacı, yaşam planıyla uygunluk gösteriyorsa, insan amacına da ulaşır sonunda. Yani hayali olana ” yaşam planı” diyoruz. Ruhsal devinim hep aynı kalır. Çocuklukta izlenen yolun, gizli amacı ne ise, yaşam üslubu çocuklukta ne ise, bu amacın ileriki yıllarda izlenen yol ile gizli amacının uygunluğu var ise, ruhsal varlıktan bahsedebiliriz.
Yaşam modeli ile yaşam planı ayrı şeylerdir. Yaşamın ilk yıllarında edinilen modelden ileride kolay kolay sıyrılamayız. çocuklar hakkında yorum yaparken , dikkat ve ihtiyatı elden bırakmamak gerekir. çocuğa ilişkin elimizde derli toplu bir bilgi var ve ancak ona bir yararı dokunacak ise , kendisi hakkında bildiklerimizi açığa çıkarmalıyız.
Deneyim denilen süreç, insanın yaşam planını etkiler ancak yaşam amacında hiç bir değişikliğe yol açmaz. Bazı güçlüklerden sakınılması, güçsüzlükler karşısında nasıl sakınılacağı öğrenilir ama temel yaşam amacından büyük bir değişiklik yaratmaz.
Suçlama ya da modern adıyla bahane bulma hastalığı, deneyimlerle kazanılan alışılmışlıktan ileri gelir. Özeleştiri yapmaktan kaçınmak , bir kaçış yolu olur. Zaten yapabilseler de , kendileri asla bu suçu kabullenmeyecek, ele edemedikleri şeylerin kabahatini hep başkalarına yükleyeceklerdir.
-
EN SON, ÇOCUĞUNUZUN ZİHNİNİZİ KEŞFETMEYİ SEÇİN DEMİŞTİK
Zihin dediğimiz şey, anne karnındayken oluşmaya başlayan bir çukur, bir gölge,bir yapı,bir hayattır.
Plesenta, hamile annelerin her duygusunun sinir uçlarıyla bebeğe aktarıldığı muhteşem bir ortam. Özellikle annelerin , duygu durumları , kan değerleri, beynin farklı bölgelerinden gelen akışlar, takıntılar, huzursuzluklar, karmaşık olaylarla karşılaşıldığı zaman kullanılan karar verme mekanizmaları, değerleri, matematik becerisi, türkçe becerisi, yabancı dil becerisi vb tüm zihinsel özellikleri, BEBEĞE AK-TA-RI-LIR.
KİTAP ÖNERİSİ : ” Doğmamış çocuğun gizli yaşamı” – Dr. Thomas Verny , John Kelly
“Bir erkeği eğitirseniz, bir adamı eğitirsiniz.
Bir kadını eğitirseniz,bir kuşağı eğitirsiniz.„
– Brigham Young.
Çocuk zihnini oluşturan unsurlar, doğuştan başlar ve ölünceye kadar devam eder. Tabi adı artık , çocuk zihni olmaz, yetişkin zihni olur. Sonra yaşlı zihni.
Bebeklerin hangi davranışları neden farklı olur ? Bu davranışları nasıl yorumlamak gerekir ?
Anne karnındaki günlerinde, zihnine tamamen yerleşen ortamdan sonra, Dünya’ya gelen o zihin, Dünya’ya dair temel bilgiler edinmeye başlar. Son bilimsel kabul, bebeklerin bir çok yetenek ve eğilim ile dünyaya geldikleri, yaşamın ilk yılı boyunca, farklı YÜZ İFADELERİNİ ayırt etme ve SESLERİ ayırt etme ile alakalı becerilere sahip olduğu bilinmekte ve bu da bize “çocuk zihni” konusunda bilgi vermektedir. 6 aylık bir bebek, canlı cansız nesnelerin hareketlerini ayırt edebilmektedir.
ÖNEMLİ BİLGİ, 12 AYLIK BEBEKLERDE DİKKAT YETENEKLERİ gelişmeye başlar. Şimdi ilkokul ya da ortaokul seviyesinde olup da dikkat dağınıklığı yaşayan çocuklarınızın 18 aylıkken ki zamanlarını bir düşünün derim. Dikkatini hangi konular çekiyordu, tehlikeye doğru giden çocuğunuzu nasıl korudunuz?
- Büyük bir çığlık atarak mı ( üzgünüm, geleceğin kaygı bozukluğunu yarattınız)
- Yerinizden aceleyle kalkıp, çocuğu tehlikeden uzak bir köşeye fırlatarak mı ( üzgünüm, geleceğin panik atak bozukluğunu yarattınız)
- Ona kızarak, bağırarak mı , onu korkutarak mı ( üzgünüm, geleceğin antisosyalini yarattınız)
- O nesnenin ya da konumun neden tehlikeli olduğunu anlatmayıp üstüne bir de eline vurarak mı ( Üzgünüm, özgüvenin zedelediniz.)
Çocuklarda zihnin en önemli aşaması olarak sayabileceğimiz yetenek ; HAYAL GÜCÜNE DAYALI olarak oynadığı oyunlar diyebiliriz. 18-24 aylık çocuk zihni, gerçek ile sahtesi arasında ilişki kurmaya başladığı ana, üst zihinsel süreçlere giriliyor demektir. Buna ” – mış ” gibi yapılmış oyunlar , -mış gibi yapılmış, düşünülmüş nesneler diyebiliriz. Bir nesneye geçici bir görev verebilme yeteneği, çocuk zihninde muazzam bir gelişmeye tanık olmanızı sağlar.
Örneğin, muzu muz olarak düşünmesi ya da muzu telefon olarak düşünebilmesi, siz ebeveynler tarafından çocuk zihnine kazandırılabilir. Bu, günümüzün atık maddelerle bir şeyler üretmeye çalışan platformlarda çalışmak üzere aranan zihinsel özelliklere sahip bireyler yetiştirmek demektir. Muzun telefon yerine kullanılması, o nesne için zihinde ikinci bir temsil oluştuğu anlamına gelir ve iletişim işte burada başlar. Günümüzde iletişim çatışmaları yaşıyorsak, bu da konu olan meselenin çocuk zihnimizde farklı farklı temsillerde bulunabileceği gerçeğini göz ardı etmekten ileri gelmekte.
Neden çocuklar artık daha öfkeli ?
Neden insanlar şiddet içeren davranışları kullanıyor ?
Neden kendini ifade edebilmek zorlaştı?
Neden karşımızdaki insanı anlayamıyoruz ?
Belki de çocuk zihnimizin değişime ihtiyacı vardır.
REH. PSİ.DAN.
ZEHRA IŞIK DURAN
-
ÇOCUK ZİHNİ NASIL BİR ŞEYDİR?
ZİHİN NEDİR ? sorusunu cevaplamamız, kavramları öğrenmemizi sağlayacaktır. Kavramlar : Bir şeyin adıdır, tıpkı sizin adınız gibi.
Zihin , kişinin diğer insanların isteklerini, inançlarını ve duygularını anlayabilmesidir. Küçük çocuğunuzun, onlarca kez düşse de o koltuğa çıkmaya çalışmasının altında yatan nedeni ebeveynin anlayabilmesi gibi.
Zihin, başkalarının duygularını fark edebilmedir. Ağlayan annesinin başını okşayan bir çocuk örneği gibi.
Zihin, sosyal etkileşim ve iletişim için, sosyal bir canlı olan “insan” için işlevsel olarak önemli ve gereklidir. Zihin kuramı becerilerinin çocuklarda değerlendirilmesi ilk olarak WİMMER ve PERNER tarafından 1983 yılında gerçekleştirilmiştir. 4 yaşından itibaren, çocukların kendilerinin inandıklarını diğer insanların inançlarından ayırt edebildiğini biliyor muydunuz?
Zihin , BİLİŞSEL ve DUYGUSAL olarak iki BECERİDEN (bileşen) oluşur. “Ne hissettiği sorulan durumlarda, DUYGUSAL BECERİLER”.
“Ne düşündüğü , neye inandığı sorulan durumlarda ise BİLİŞSEL BECERİLER ” i kapsar. Başkalarının davranışlarına bakarak altta yatan zihinsel durumların yorumlanmasıdır.
ÖRnek : Çocuğunuz okulunda veya sınıfın içinde hiç bir sosyal faaliyette görev almak istemiyor. Acaba çocuğunuz ne düşünüyor da böyle davranıyor?
- – Utanma mı ? ( Hadi ama yapmayın, utangaç bir çocuk değil .)
- – Korku mu ? ( Öğretmeniyle iletişimi de gayet iyi oysa ki !)
- – Arkadaşlarının kendisine gülmesinden çekinme mi ? Evet,belki de !…
- – “Şimdi bu işe bulaşırsam , öğretmen benden tekrar ister, en iyisi sessiz kalayım ” mı ? Evet , belki de !…
- – ” Sesim kısık” mı ? Evet , belki de !…
- – Hoşlandığı bir kız var , eğer hata yaparsa rezil olacağı düşüncesi mi ? Evet, belki de !…
Yukarıdaki soruların hepsi, çocuğunuzun zihnini ilgilendiren, onun zihnini yani altta yatan nedenleri öğrenmenizi sağlayan sorulardır. Bir ebeveyn olarak bunları keşfetmek yerine ” Sen ne istersen o olsun çocuğum” ya da ” Etkinliğe katılırsan sana istediğin oyuncağı alacağım ” da diyebilirsiniz. ANCAK , ÇOCUĞUNUZUN ZİHNİNİ KEŞFETMEYİ SEÇİN.
REH. PSİ. DAN.
ZEHRA IŞIK DURAN
-
BU BİR KONSANTRASYON DENEYİDİR
AMACI, istediğimiz sonuçlara kesin olarak ulaşmamızı sağlayan kuvvetin ne olduğu.
DÜŞÜNMEK
Düşünmenin önemi üzerine , bunun ne kadar önemli bir güç olduğunu fark etmek adına yapılmıştır.
” İdam cezasına mahkum olan bir adam, kendisiyle bir deneyin yapılmasına razı olur. Adama , deneyin sonuna kadar dayanabilirse serbest kalacağı söylenir. İdam mahkumu buna razı olur.
Deneyin iddiası, bir insanın ne kadar kan kaybederse kaybetsin , hala hayatta kalabileceğidir. Mahkumun bacağından açılan çok küçük bir kesikten , görünüşte kanın damlamasını sağlarlar. Açılan kesik oldukça küçüktür ve akan kan, neredeyse yok gibidir.
Oda karartılmıştır. Mahkum , özel olarak hazırlamış damlama sesinin , gerçekten kendi bacağından damlayan kan olduğunu zannetmektedir. bu deneyden sonra, adamın ertesi gün zihinse korkudan dolayı öldüğü ortaya çıkmıştır. “
DÜŞÜNCE GÜCÜNÜN GERÇEK KUVVETİNİN FARKINA VARMAK , İSTENİLEN YAŞAMI YAŞAMAKTIR.
Konsantre olmuş bir düşünce gücüyle, ne isterseniz o olursunuz. etkinliğinizi , direncinizi artırırsınız. Çevremiz, bulunduğumuz psikolojik ekonomik sosyolojik vb her halimiz; kaygı, ümitsizlik, cesaretsizlik gibi her duygumuzla başa çıkmak için pozitif bir zihinsel davranış yapısı oluşturmalıyız.
SİZİ , SİZ YAPAN DÜŞÜNCELERİNİZDİR . NASIL DÜŞÜNÜYORSANIZ O OLURSUNUZ.
ELBETTE Kİ BAŞARI , aklın belli bir biçimdeki düşünme şeklinin bir sonucudur. Düşünme şeklini kontrol edebilmek, ona yön vermek, onu ortaya koyabilir hale getirmek elbette kendi gücünüz kapsamındadır.
BAŞARININ içinde, düşünme biçimi, odaklanma, irade gücü, yılmamak gibi kavramlar vardır. ZEKA, akıl demek değildir. çünkü herkes zekidir. Bakmayın zeka ölçeklerine, elbette kabul eder ve inanırım ancak en çok herkesin zeki olduğuna daha çok inanırım. Başarıyı sağlayan tek unsur, zeka olsaydı keşke. Özellikle günümüzde her çocuk zeki zati.
Koşulların ve kendi hayatınızın idaresini ele geçirirseniz ataletten ve yalnızlıktan kurtulursunuz. Geçenlerde bir radyo programcısının konusu büyüdükçe artan korkularınızın neler olduğu idi. İnsanlardan gelen cevaplar genellikle “yalnız kalmak” oldu. İşte kendi hayatınızın iradesi sizin elinizde olduğu sürece hem ataletten hem de yalnızlıktan kurtulursunuz çünkü, odaklanmış bir zihin, sadece kendisini değil tüm çevresini etki altına almaya başlar. Çünkü , zihninizi yoran, enerjinizi alan düşüncelere değil, olumlu ve başarıya yönelten düşüncelere odaklanırsınız. Gençlere bir hedefin olsun derken , belki de zihnini olumlu bir hayata çevir demek istiyoruzdur.
AKLA YARDIM EDEN GÜÇLER VAR . Düşünmek, inanmak, irade .
-
NEDEN ÇOK AZ KİŞİ BAŞARILI OLUR DA , ÇOK SAYIDA KİŞİ BAŞARISIZ OLUR ?
ÇÜNKÜ, genel olarak insanlar hedeflerini sadece “İSTEMEK” şeklinde belirtiyorlar. Yani hedeflerimize tam olarak konsantre olmadan sadece ve sadece isteklerimizi belirtiyoruz. Her hedefin karşısına çıkan engelleri, istek boyutunda kaldığımız sürece aşamıyoruz, onları çözmeden de hedeflere ulaşamıyoruz.
- Tam konsantrasyonla hedefe odaklanır,
- Engeller çıktığında çözümlere konsantre olunur,
- Engeller tek tek aşılırsa konsantrasyonumuz güçlenir ve hayatımızın kontrolünü elimize almaya başlarız.
KONSANTRASYON ZİHİN GÜCÜYLE AYNI ŞEYDİR.
Konsantrasyon olabilen kaç kişi vardır?
Konsantrasyon nasıl geliştirilebilir?
Her düşüncenizi, isteğinizi ve planınızı nasıl kontrol edebilirsiniz ?
Konsantrasyon, bir İNANÇTIR. SADECE İSTEMEKLE YETİNMEYİN.
NE YAPMAK İSTEDİĞİNİZİ NET OLARAK BİLİN. BUNU YAPMAK İÇİN BÜTÜN ÇABANIZLA O İŞE GİRİŞİN. BAŞARILI OLDUĞUNUZU GÖRECEKSİNİZ.
KONSANTRE OLMUŞ KİŞİLER;
- Mutlaka bir yolunu bulur,
- ya da kendileri bir yol açar,
- kazanma ruhu vardır,
- “Ben yaparım , bulurum, çözerim” cümleleri konsantre olmuş bir kişinin davranış ve sözleridir.
RUHSAL VE ZİHİNSEL GÜÇLERİNİZ VAR . YAPMAYI DÜŞÜNMEK İÇİN HARCADIĞINIZ ENERJİ , ASLINDA ONU YAPAREN HARCAYACAĞINIZ ENERJİ ile AYNIDIR. REH. PSİ. DAN. ZEHRA IŞIK DURAN
-
HER BAŞARI KONSANTRASYON İSTER.
KONSANTRASYONUN GÜCÜ
Sanılanın aksine konsantrasyon, “merkez dediğimiz yere ya da şeye doğru hareket etme”yi kapsayan bir kelimedir. Latince kökeni olan kelime, bilişsel psikoloji alanının kavramları içerisinde incelenmektedir.
Konsantre olmak, bir çok işi başarmak için dikkat kadar sevmek kadar önemli bir iştir. Özellikle öğrenciler, girecekleri sınavlarda başarılı olmak durumundadırlar. Başarılı olmayı gerçekten isteyen kişiler için belki kolay olsa da, eğitimden kopmuş , dikkat eksikliği yüksek, hareketli, içgüdüsel öğrenciler için konsantrasyonu sağlamak zor olsa gerek.
Bu yazımızda konsantrasyonun ne olduğunu ya da ne olmadığını anladıktan sonra bir kaç teknik anlatmaya çalışacağım. Öğrencilere, rehber öğretmenlere, velilere ve bu sorunu çözmek isteyen herkese faydası olacağını temenni ediyorum.
Öncelikle, konsantre olmayı öğrenmek oldukça önemlidir. Herhangi bir işte başarıya ulaşabilmek için ( fark ederseniz ki bu bir istektir, hayatı ve kendisini olduğu gibi kabul eden, hedefi olmayan kimselerin konsantrasyona ihtiyacı , temel ihtiyaçlarını giderme düzeyinde kalabilir )tüm ZİHNİNİZİ, üzerinde çalıştığınız düşüncelere odaklayabilmeniz gerekmektedir. konsantre olmuş bir kişi, ZARARLI DÜŞÜNCELERİ zihninin dışında tutar.
Newton, Einstein, Edison vb bir çokları bütün her şeyi dışarıda bırakarak yalnızca tek bir nesneyi düşünebilme yeteneklerinin farkında olup bu gücü kullanabilen insanlardır.
Ancak ne yazık ki, bir çok insan bu büyük gücün küçük bir parçasını bile düzgün bir şekilde kullanamaz.
KONSANTRASYON, BİZE SADECE SONUÇ VERMEZ, SEBEPLERİ DE ORTAYA ÇIKARTIR. Kontrolsüz düşünceler ile duyguların hükümdarlığının son bulmasına da yardımcı olur.
ZITLIKLAR EVRENİNDE YAŞIYORUZ. Sıcak’ın soğuk karşılığı var. Acı’nın tatlı , hızlı’nın yavaş… Kişilik özelliklerimiz arasında da, bizi İLERİYE GÖTÜREN ve GERİ ÇEKMEYE çalışan iki yaratılış özelliğimiz bulunmaktadır. Bunlardan hangisinin üzerine yoğunlaşır ve hangisini geliştirirseniz, SİZ OLURSUNUZ.
NEDEN ÇOK AZ KİŞİ BAŞARILI OLUR DA, ÇOK SAYIDA KİŞİ BAŞARISIZ OLUR ?
Cevabı bir sonraki yazımızda….
REH. PSİ. DAN.
ZEHRA IŞIK DURAN